Page 14 - Kanyoning Türkiye
P. 14

ŞAİR





















         Karadut Şiiri ve Hikayesi






        1949 yılında  bir gün  İstanbul Büyük  Kulüp’teki  bir   başladı. Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl
        toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir   İstanbul  Alman  Hastanesi’nden  Mari  Gerekmezyan’ın
        şiir okumasını istediler.                  ölüm haberi geldi. Bedri Rahmi yıkılmıştı.

           Eyüboğlu ayağa kalktı ve okumaya başladı:  Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder
           “Karadutum, çatal karam, çingenem       içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine
           Daha nem olacaktın bir tanem            eşi Eren olacaktı. O dönem içkiye başladı ünlü şair.
           Gülen ayvam, ağlayan narımsın           Eren  Eyüboğlu,  eşinin  bu  zor  dönemi  atlatmasına
           Kadınım, kısrağım, karımsın…”           yardımcı oldu. Onu yeniden sanatıyla buluşturmak için
                                                   çabaladı. Başardığını sanıyordu, ta ki Büyük Kulüp’teki
        Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar   o geceye kadar… Karadut’u okurken, Bedri Rahmi’nin
        süzüldü. Salondaki  herkes niye ağladığını  anlamıştı;   yanaklarından süzülen gözyaşları, sevda yarasının hâlâ
        tabii herkesten önce, hemen yanı başındaki karısı Eren   kapanmadığının kanıtıydı. Bunun üzerine Eren, bir süre
        Eyüboğlu. Çünkü şiirde “kadınım, kısrağım, karımsın”   Paris’te yaşamaya karar verdi. Paris’ten eşine yazdığı
        dediği kadın, karısı değildi. Bu şiiri 3 yıl önce çok sevdiği   bir mektupta o geceyi hatırlattı:
        başka bir kadın ‘Mari Gerekmezyan’ için yazmıştı…
                                                   “Canuşkam,
        Mari, Bedri Rahmi’nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar    Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın
        Akademisi’nin  heykel  bölümüne  misafir  öğrenci   mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce
        olarak gelmişti. O dönem askerliğini yapmakta olan   içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti.
        şair, ressamın sinesine, “kara saplı bir bıçak gibi”   Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme,
        saplanmıştı. Mari, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapmıştı.   kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece… Senin
        Bedri Rahmi bu büstü, Mari’nin çeşit çeşit portresiyle   seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım.
        ve ona yazılmış şiirlerle yanıtlamıştı. Artık aşklarından   Bedri’nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç
        bütün İstanbul haberdardı. Bedri Rahmi, sanatında tam   vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah
        bir patlama yaşıyor, Eren Eyüboğlu ise sabırla eşinin   dindirsin.  Allah sana  resim yapma  sevinci versin  ve
        kendisine dönmesini bekliyordu.            bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni
                                                   sağlasın.”
        Bedri Rahmi’nin çok sevdiği Mari ile arasına eşi değil
        hastalık girmişti. Mari menenjit tüberküloz hastalığına   Bu dualar kabul oldu. Bedri Rahmi, 11 yaşındaki oğluyla
        yakalandı. İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş   eşine döndü. 1974’teki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı,
        yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı. Bedri Rahmi, genç   aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler.
        sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya

                                                12
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19