Page 45 - Kanyoning Türkiye
P. 45
YILKI ATLARI Semih ATÇI
Özgür olmak gibi bir istekleri yoktu; arabaya koşulsalar, There was no desire to be free; even if they get caught
taşımakta zorlandıkları yüklerin altına sokulsalar da under the loads they are forced to carry, the peace
sıcak bir yuvanın huzuru onlara yetiyordu. Çünkü onlar of a warm house was enough for them. Because they
bu evlerde doğmuş, dünyaya gözlerini bu evlerde were born in these houses, they opened their eyes to
açmışlardı. Soydaşlarının umarsızca, o tepe senin bu the world in these houses. Perhaps they were aspiring,
vadi benim, özgürce dolaştıklarını düşünüp heves thinking that their cognates were wandering around
ediyorlardı belki de. Ama yok! Burası onların yuvasıydı, freely, limitlessly. But no! This was their home, even if
sırtına da binseler, yüklerini de taşıtsalar bu insanlar they burden, make them carry their loads, these people
onların ailesiydi. Sahipleri de istemezdi elbet onlardan were their family. Their owners also wouldn’t want to
ayrılmayı. Belki çocuklarıyla birlikte büyütmüş; ateşten leave them, for sure. Maybe they raised them with
daha kızıl ya da ak köpükten daha beyaz yeleleri their kids; they were fondling their manes which are
uzadıkça, çocuklarının saçlarını okşar gibi okşamışlardı. redder than fire or whiter than white foam, like it was
Beslemiş, korumuş, emeğinden yararlanmış, belki bir their kids’ hair. They feeded, protected, benefited from
gereklilikle, ama daha çok da bir vefa borcuyla onları the labour, adopted them; maybe with a necessity, but
sahiplenmişlerdi. more like with a duty of loyalty...
Bir zamanlar yöre halkının yaşlanan ve hizmetini tamamlayan ve dağa salınan atlar birbirleri ile çiftleşerek
üremişler ve yabanileşmişler. Yılkı atları, 10-12 attan oluşan öğrekler (gruplar) halinde dolaşıyorlar. Her öğreğin bir
lider atı var ve bu bölgede yüzlerce Yılkı atı yaşıyor.
43